ABD'nin Suriye'deki askeri varlığını azaltma kararı, bölgedeki dengeleri bir kez daha altüst etti. Son dönemde yaşanan gelişmeler, Suriye'de devam eden çatışmalar ve özellikle İsrail'in gerçekleştirdiği hava saldırılarıyla dikkat çekiyor. ABD, bu süreçte, İsrail'in Suriye'deki hedeflerine yönelik saldırılarını desteklemediğini net bir dille ifade etti. Beyaz Saray'dan yapılan açıklama, bölgedeki müttefiklere ve düşmanlara yönelik önemli bir mesaj taşıyor.
ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı, 2014 yılında IŞİD'e karşı başlatılan operasyonlar çerçevesinde başlamıştı. O zamandan beri, bölgedeki dengelerin ve güç mücadelelerinin dinamikleri sürekli olarak değişti. Özellikle, ABD'nin Türkiye ile ilişkileri, Suriye Demokratik Güçleri (SDG)yle işbirliği ve İran'ın Suriye'deki etkisi gibi faktörler, Washington'un karar süreçlerini etkileyen en önemli unsurlar arasında yer alıyordu. Ancak, Biden yönetimi, 2021 yılından itibaren daha çok diplomasiye odaklanarak asker sayısını azaltma kararı aldı. Bununla birlikte, Suriye’nin kuzeyindeki güç dengelerini sağlam tutmak için bazı stratejik hamleler yapma kararlılığını sürdürüyor.
Son dönemde ise, ABD'nin çekilme sürecinin hızlanmasıyla birlikte, bölgedeki pek çok aktör kendi stratejilerini yeniden gözden geçirmeye başladı. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın son açıklamaları, İsrail’in Suriye’deki askeri operasyonları ve özellikle İran’a karşı yapılan saldırılar üzerinde duruyor. Washington, bu tür askeri eylemlerin, bölgede yeni gerilimlere yol açabileceğine dikkat çekti. Dolayısıyla, ABD'nin Suriye'den çekilmesi, diğer ülkelerin askeri eylemlerini daha da cesaretlendirirken, Washington'un yine de bölgedeki güvenliği göz önünde bulundurarak nasıl bir denge kuracağı merak konusu.
İsrail, son yıllarda Suriye’deki İran varlığı ve milis gruplarına karşı birçok hava saldırısı gerçekleştirdi. Bu saldırıların temel gerekçesi, ulusal güvenlik tehditleri olarak öne çıkıyor. Ancak, bu durum Suriye hükümeti ve İran ile doğrudan çatışmalara yol açarak bölgedeki gerilimi artırıyor. Beyaz Saray sözcüsü, “İsrail’in Suriye’deki hedeflerine karşı yürüttüğü askeri operasyonlar, Suriye’nin egemenliğine saygı gösterilerek gerçekleştirilmelidir. Ancak, ABD olarak biz bu saldırıları desteklemiyoruz” diyerek, ABD’nin tutumunu net bir biçimde ortaya koydu.
Bu açıklama, sadece İsrail ile olan ilişkileri değil; aynı zamanda bölgedeki diğer müttefiklerle olan ilişkileri de etkileyebilir. ABD’nin bu konudaki tutumu, Suriye'deki unsurların yanı sıra, Türkiye, Rusya ve İran gibi diğer büyük güçlerle olan müzakereleri de etkileyebilir. Özellikle, ABD’nin ‘saldırılara karşı pasif bir gözlemci olarak kalmayacağı’ bilgisinin verilmesi, diğer ülkeler için bir uyarı niteliği taşıyor. ABD'nin enerji ve askeri destek verdiği grupların da bu mesajı dikkate alması bekleniyor.
Sonuç olarak, ABD'nin Suriye'den çekilme süreci ve bu süreçteki İsrail saldırıları hakkında alınan kararlar, sadece bölge devletleri için değil, global diplomasi için de önemli bir turnusol kağıdı işlevi görecektir. Her ne kadar ABD, çekilmeye yönelik adımlar atıyor olsa da bölgesel güvenlik ve istikrar adına daha aktif bir rol oynaması gerektiği giderek daha çok vurgulanıyor. ABD’nin bu aşamada alacağı her karar, Suriye'nin geleceği ve bölgedeki güç dengesinin nasıl şekilleneceği açısından büyük bir öneme sahip olacaktır.