Son dönemde Türkiye'de yaşanan en acı olaylardan biri, Pınar isimli gencin hayatını kaybetmesiyle ilgili. Pınar, yaşadığı şiddet olayları sonucunda, bir gece evinde yakılarak öldürüldü. Bu barbarca cinayet, hem ailesi hem de toplumu derinden sarstı. Ancak olayın ardından yaşanan gelişmeler, kamuoyunda büyük bir infiale yol açtı. Pınar'ın katili hakkında açılan dava, maalesef mağdurun beklenmedik bir şekilde ölümü nedeniyle düştü. Bu durum, hem adalet anlayışını sorgulattı hem de kadın cinayetleri konusunda bir kez daha tartışmaları alevlendirdi.
Pınar, 2023 yılının yaz aylarında İstanbul'da yaşadığı psikolojik ve fiziksel şiddet dolu bir ilişki sonucunda, hayatının baharında feci bir şekilde yaşamını yitirdi. Mağdur, şiddet gören kadınların yaşadığı zorlukları anlatmak için birçok kez yardım talep etmiş, ancak ne yazık ki bu talepler yeterince ciddiye alınmamıştı. Cinayet günü, eski sevgilisi tarafından tekrar hedef alınan Pınar, evinde bulunarak yakıldı. Olayın meydana gelmesinin ardından birçok sosyal medya kampanyası ve protesto düzenlendi; toplum tarafından büyük bir üzüntü ve öfke ile karşılandı.
Pınar'ın ailesi, kızlarının başına gelenleri asla unutmayacaklarını ve adaletin sağlanması için mücadele edeceklerini beyan etti. Ancak, davanın düştüğü haberi, hem ailesi hem de toplumda derin bir hayal kırıklığına neden oldu. Gelişmeler, daha önce pek çok kadının benzer şiddet olayları sonucunda hayatlarını kaybettikleri gerçeğini düşündüğümüzde, "Bu ne zaman sona erecek?" sorusunu akıllara getiriyor.
Pınar'ın davasının düşmesi, yalnızca ailenin değil, aynı zamanda tüm kadınların sesinin kısıldığını hissetmelerine yol açtı. Türkiye, yıllardır kadın cinayetleri ve şiddet olaylarıyla mücadele ediyor, ancak bir türlü istenen sonucu alamıyor. Pınar gibi canlar, sosyal medyada “@pınar için adalet” gibi etiketlerle anılmaya başlanırken, insanlar, bu tür olayların tekrar yaşanmaması için yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguluyor.
Kadın cinayetleri, yalnızca bir vakayla sınırlı kalmayıp, öyle bir sosyolojik sorun haline geldi ki, ülkemizin en büyük gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. Türkiye'de 2023 yılı itibarıyla, kadın cinayetleri oranında artış gözlemleniyor. Pınar’ın davasında yaşananlar, bu sorunun çözülebilirliği konusundaki inancı azaltmakla kalmayıp, daha fazla kadın için tehlike oluşturuyor. Artık toplum olarak bu tür olaylara karşı daha sesli bir şekilde dur demenin zamanı geldi.
Sonuç itibariyle, Pınar’ın hikayesi bize her alanda insanın en temel haklarını savunmanın, özellikle de kadınların haklarını korumanın ne kadar önemli olduğunu tekrar hatırlatıyor. Pınar’ın Ölümünün ardından, adalet arayışının devam edip etmeyeceği, toplumun bu konuda ne kadar sesini çıkarabileceği, hep beraber izlenmesi gereken bir süreç olarak karşımızda duruyor. Unutmayalım ki, bir kişi, hayatını kaybettiğinde ardında bıraktığı acılar, bir nesil boyunca sürebilir. Pınar için adalet sağlanmadan bu döngü devam edecek gibi görünüyor.