Dünya gündemini sarsan tarihi zirve, birçok açıdan gözlemcilerin dikkatini çekti. Özellikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılımıyla gerçekleşen bu zirve, hem diplomatik manevraların hem de uluslararası ilişkilerin seyrini değiştirecek nitelikte gelişmelere sahne oldu. Ancak, zirvenin sonuçları ve gerçekleşen tartışmalar, dünya basınında "Putin için diplomatik bir yenilgi" yorumlarına neden oldu. Katılımcı ülkelerin liderleri arasında yapılan görüşmeler, Putin'in stratejik hamlelerinin ne kadar etkisiz kaldığını gözler önüne serdi.
Zirve öncesinde, Putin'in elde edebileceği bazı diplomatik kazanımlar üzerine çokça spekülasyon yapıldı. Batı ile yeniden bir diyalog kurma, yaptırımların yavaşlatılması ya da kaldırılması gibi konular, zirvede Putin’in gündeminde önemli yer tutuyordu. Ancak, bunun yanı sıra katılımcı ülkelerin liderleri, Ukrayna'ya yönelik saldırıların sona ermesi ve savaşın neden olduğu insani krizlere çözüm bulma konusunda da ısrarcıydı. Bu bağlamda zirve sırasında, Putin için büyük bir diplomatik fırsat penceresi açıldığı düşünülüyordu.
Fakat gerçekler, bu beklentileri karşılamaktan oldukça uzaktı. Zirve sonunda yapılan ortak açıklamalar, Putin’in uluslararası alanda izole durumda olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Birçok kaynak, bu durumun Putin'in diplomatik becerilerinin sorgulanmasına neden olduğunu ifade etti. Kimi analistler, zirve sonrası yaşanan gelişmeleri, Putin'in uluslararası alanda kaybettiği prestij ve güvenin bir sonucu olarak değerlendiriyor.
Dünya basınında zirve sonrası yazılan yorumlar, Putin’in ağır bir diplomatik yenilgi yaşadığını vurguluyor. Özellikle Batılı medya organları, zirve sonucunda elde edilen hiçbir somut kazanımın olmamasını ve uluslararası toplumun Rusya’ya yönelik tutumunda bir değişiklik yaşanmamasını eleştiriyor. "Putin için diplomatik bir yenilgi" başlıkları, zirve süresince yaşanan tartışmaların ve çıkan sonuçların önemine işaret ediyor.
Bunun yanı sıra, birçok gazeteci ve yorumcu, Putin'in geçmişteki deneyimlerinden ders almadan, hala aynı strateji ve yöntemlerle dış politikaya yön verdiğini savunuyor. Diplomatların, liderlerin ve analistlerin işaret ettiği nokta, Putin’in kendisini ve ülkesini uluslararası alanda nasıl daha iyi temsil edebileceğine dair ipuçlarını kaçırıyor olması. Bu bağlamda, zirve, Putin için bir dönüm noktası yaratmak yerine, daha fazla izolasyona ve diplomatik zorluklara yol açmış gibi görünüyor.
Özellikle Ukrayna savaşının devam etmesi ve bu savaşın Batı ile olan ilişkileri olumsuz etkilemesi, zirvenin sonuçları üzerinde belirleyici bir faktör olarak öne çıkıyor. NATO ülkeleri ve diğer Batılı devletlerin liderleri, bu durum karşısında bir araya gelerek ortak bir tavır almakta kararlı olduklarını açıkça belirttiler. Gelişmeler, Putin'in diplomatik olarak bir çıkmaza girdiğini ve bu durumun Rusya'nın gelecekte daha da zora gireceği anlamına gelebileceğini gösteriyor.
Özetle, tarihi zirve, Putin için başlangıç noktası olması beklenen bir dizi diplomatik girişimin tam tersi bir sonuçla, büyük bir yenilgi ile sonlandığı izlenimi veriyor. Gelecek dönemde Rusya'nın uluslararası ilişkilerinde neler olacabileceği, birçok analistin aldığı notlar ve dünya basınındaki yorumlar tarafından merakla takip edilecek. Putin’in, zirveden çıkarılan dersleri nasıl uygulayacağı ve uluslararası alandaki itibarını nasıl yenileyebileceği belirleyici bir önem taşıyor.