Yunanistan, son yıllarda savunma ve silahlanma harcamalarına ayırdığı bütçeyle dikkat çekiyor. Son 10 yıllık süreçte savunma bütçesine ayrılan toplam miktar 13 milyar Euro'yu aşarak bölgedeki askeri gerilimleri yeniden gündeme getirdi. Atina yönetimi, güvenlik gerekçelerini öne sürerek deniz, hava ve kara kuvvetlerine yönelik büyük yatırımlar gerçekleştirdi. Ancak bu dev bütçe, özellikle Yunanistan'daki ekonomik sorunlar ve sosyal alandaki ihtiyaçların göz ardı edilmesi nedeniyle iç kamuoyunda eleştirilerin hedefi haline geldi.
Yunanistan, Avrupa’nın en yüksek savunma harcaması yapan ülkelerinden biri olarak öne çıkıyor. Özellikle Fransa ve ABD'den alınan savaş uçakları, gemiler ve diğer savunma sistemleri, bu harcamaların büyük kısmını oluşturuyor. Son dönemde Türkiye ile Ege ve Akdeniz'deki gerilimler ve sınır güvenliği kaygıları gibi faktörler, Atina'yı silahlanma konusunda agresif bir politika izlemeye yöneltti. Rafale tipi savaş uçaklarının alımı, F-35'lere yönelik yapılan anlaşmalar ve deniz kuvvetlerine yeni fırkateynlerin katılması gibi yatırımlar, bu bütçenin önemli kalemlerinden bazılarını oluşturuyor.
Ancak bu yüksek harcamalar, Yunanistan kamuoyunda da tartışmalara neden oluyor. Ülkede ekonomik kriz ve yüksek işsizlik oranları gibi sorunlar hala devam ederken, hükümetin bu denli büyük bir bütçeyi savunma harcamalarına ayırması bazı kesimler tarafından eleştiriliyor. Yunanistan halkı, sağlık, eğitim ve sosyal yardımlar gibi temel kamu hizmetlerinde hala birçok eksiklik olduğunu ve savunma harcamalarının bu ihtiyaçların önüne geçmemesi gerektiğini dile getiriyor. Hükümet ise bölgesel güvenlik tehditlerinin Yunanistan’ın savunma kapasitesini güçlendirmesini zorunlu kıldığını savunarak bu harcamaların gerekli olduğunu ifade ediyor.
Savunma bütçesindeki bu devasa artış, Yunanistan’ın müttefik ülkelerle olan ilişkilerinde de etkili olmuş durumda. Fransa ile yapılan milyarlarca Euro’luk savunma anlaşmaları, Yunanistan’ın AB içindeki stratejik pozisyonunu güçlendirmeyi amaçlarken, ABD ile yapılan anlaşmalar ise NATO içindeki askeri gücünü pekiştirme yolunda atılan adımlar olarak değerlendiriliyor. Bu harcamalar, özellikle Türkiye ile yaşanan Ege Denizi’ndeki ve Doğu Akdeniz’deki egemenlik tartışmalarının yeniden alevlendiği bir döneme denk geldiği için bölgedeki askeri gerilimlerin artmasına neden olabileceği endişesini de beraberinde getiriyor.
Yunan hükümeti, askeri harcamaların ülkenin savunma kabiliyetini artıracağını ve bölgedeki barış ve istikrarı sağlamaya yardımcı olacağını savunurken, muhalefet ise bu kadar büyük bir bütçenin sosyal politikalar ve ekonominin iyileştirilmesi için kullanılması gerektiği görüşünde. Önümüzdeki yıllarda Yunanistan'ın bu denli büyük harcamaları sürdürülebilir kılıp kılamayacağı ve bunun ekonomik dengelere etkisi ise merak konusu olmaya devam ediyor.